Gözden Kaçırmayın

ABD Borsalarında Düşüş: Yapay Zeka Şirketlerinde Değerlemeler EndişesiABD Borsalarında Düşüş: Yapay Zeka Şirketlerinde Değerlemeler Endişesi

Hisse Senetleri ve Altın İlişkisinin 150 Yıllık Tarihi


Yatırımcılar için uzun vadeli piyasa trendlerini anlamada, hisse senetlerinin altın cinsinden değerini gösteren tarihi grafikler önemli ipuçları sunabiliyor. 150 yıllık bir dönemi kapsayan analiz, hisselerin altına göre performansının belirli dönüm noktalarında benzer davranış kalıpları sergilediğini ortaya koyuyor. Bu analiz bir yatırım önerisi değil, tarihi bir perspektif sunmaktadır.


Grafiğin "Yuvarlanma" Anlamı ve Tarihteki Örnekleri


Analistler, hisse/altın oranı grafiğinin zirve yapıp aşağı yönlü hareket etmeye başladığı dönemleri "yuvarlanma" (roll over) olarak nitelendiriyor. Tarihsel verilere göre, bu durumun son 150 yılda üç kez yaşandığı ve her seferinde önemli ekonomik olayların habercisi olduğu görülüyor.



    • 1929: Grafiğin ilk yuvarlanması, Büyük Buhran olarak bilinen ve dünya ekonomisini derinden sarsan dönemin hemen öncesine denk geliyor.

    • 1971: İkinci önemli dönüm noktası, ABD'nin altın standardından çıkışına ve itibari (fiat) para sisteminin doğuşuna işaret ediyor.

    • 2001: Üçüncü yuvarlanma ise dot
    • com balonunun patlamasıyla yaşanan borsa çöküşüyle aynı zamanlara rastlıyor.


Yuvarlanma Sonrası Piyasa Dinamiği


Tarihi veriler, bu üç kritik yuvarlanma dönemini takip eden süreçte benzer bir piyasa davranışı olduğunu gösteriyor. Hisse senetlerinin, on yıla yakın bir süre boyunca yanlamasına (sideways) ve inişli çıkışlı bir seyir izlediği gözlemleniyor. Bu dönemler, borsalarda belirgin bir trendin olmadığı ve volatilitenin yüksek seyrettiği zamanlar olarak kayıtlara geçti.


Tarihten Alınacak Dersler ve Uyarılar


Bu tarihi model, mevcut piyasa koşullarında yatırımcılar için bir ufuk turu niteliği taşıyor. Geçmişte yaşananların geleceği kesin olarak tahmin etmek için kullanılamayacağını unutmamak gerekiyor. Ancak, ekonomik döngüler ve varlık sınıfları arasındaki ilişkileri anlamak, risk yönetimi stratejileri geliştirmede yardımcı olabiliyor. Yatırım kararları alınırken, bu tür makroekonomik göstergelerin kişisel finansal hedefler ve risk toleransı ile birlikte değerlendirilmesi büyük önem taşıyor.